13- RA’D SURESİ
RA’D SURESİ
Sure adını, 13. ayette Allah'ı tesbih ettiği bildirilen ve "gök gürültüsü" anlamına gelen “ra'd” kelimesinden almış ve sahabe döneminden itibaren sadece bu adla anılmıştır.
Ra'd suresi, 43 ayettir. Surenin Mekke'de mi, Medine'de mi indiği hakkında ihtilaf vardır. Mushaf'taki tertibe göre sûrenin Mekke'de inmiş olan ve hurûf-u mukattaa ile başlayan surelerin arasına yerleştirilmiş olması, üslûbunun Mekke’de inen surelere benzemesi, muhtevasında tevhid ilkeleri, müşriklerin kınanması ve yerilmesi gibi konuların yer alması sebebiyle Mekke'de inmiş olduğu rivayeti tercih edilmiştir; 31-32. âyetlerinin Mekke'de, diğerlerinin ise Medine'de indiğini söyleyenler olduğu gibi surenin tamamının Medine döneminde indiğini söyleyenler de vardır.1
Mushaf'taki sıralamada 13., iniş sırasına göre ise 87. suredir.
Sure, içinde secde ayeti bulunan surelerden biridir.
Surenin temel konuları:
Evrendeki düzen,
Allah'ın varlığı, birliği, ilmi ve kudretinin aklî delillerle ispatı,
Allah’ın ibadete lâyık tek ilah oluşu,
Peygamberlik ve peygamberlerin özellikleri; evlenme, çocuk sahibi olma gibi bazı nitelikleri,
Kur'ân-ı Kerîm'in ilahi kelam oluşu,
Kur'an'm özellikleri,
Öldükten sonra dirilme, hesap verme, cennet ve cehennem,
Müminlerin özellikleri,
Müşriklerin ortaya attığı şüpheler ve bunlara verilen cevaplar,
Ehl-i kitabın Kur'an karşısındaki tutumu,
Bazı ahlâkî konular.
Surenin temel mesajları:
- Kur’an’ı Kerim, Allah tarafından indirilmiş ilahi bir kitaptır.
- Evrendeki bütün olaylar Allah’ın kontrolü altında cereyan etmektedir.
- Allah insana çeşitli nimetler vermiştir. O, yeryüzünü insanın yaşayabileceği şekilde düzenlemiştir. İnsan bunun kıymetini bilmeli ve Allah’a kulluk etmelidir.
- İnkarcıların "Biz toprak olduğumuz zaman yeniden mi yaratılacağız?" demeleri ve tekrar dirilmeyi inkar etmeleri şaşılacak bir şeydir. Allah onları daha önce nasıl yarattıysa tekrar diriltmeye de gücü yetecektir. İnsanların bunu anlamamaları akılsızlıktır.
- Allah’ın azabının hemen gelmesini isteyen inkarcılar geçmiş ümmetlerin başına gelenlerden ibret almalıdırlar. Onlar da aynı şeyi söylemişlerdi, fakat Allah onları kıskıvrak yakalayan bir azapla cezalandırmıştı.
- İnkarcıların inanmak için mucize istemeleri işi yokuşa sürmektir. Hz. Peygamber onları inandırmak zorunda değildir.
- Her dişinin neye gebe kalacağını, rahimlerin neyi eksik, neyi ziyade edeceğini Allah bilir. Onun katında her şey ölçü iledir. O, görüleni de görülmeyeni de bilir; çok büyüktür, yücedir.
- Bir toplum kendindeki özellikleri değiştirinceye kadar, Allah o toplumu değiştirmez. Allah bir topluma kötülük diledi mi, artık onun için geri çevrilme diye bir şey yoktur. Onların Allah'tan başka yardımcıları da yoktur.
- Gök gürültüsü Allah'ı hamd ile tesbih eder. Melekler de onun heybetinden dolayı tesbih ederler. Göklerde ve yerde bulunanlar da onların gölgeleri de sabah akşam ister istemez sadece Allah'a secde ederler.
- El açıp yalvarmaya lâyık olan ancak Allah’tır. Allah’tan başkasından yardım isteyenlerin durumu, ağzına gelsin diye suya doğru iki avucunu açan kimse gibidir. Halbuki suyu ağzına götürmedikçe su onun ağzına girecek değildir.
- Körle gören bir olmaz, aydınlıkla karanlık da bir olmaz. Allah’ın kitabının hak olduğunu ancak akıl sahipleri anlar.
- Batıla dalan inkarcıların inançları bir köpük gibidir, köpük yok olup gider.
- İnkarcılar, eğer yeryüzünde olanların tümü ile bunun yanında bir misli daha kendilerinin olsa, kıyamet günü kurtulmak için onu mutlaka feda ederler, fakat bu onları cehennem azabından kurtarmaz.
- Allah'ın ahdini yerine getirenler ve verdikleri sözü bozmayanlar kurtulmuştur. Onlar, Allah'ın gözetilmesini emrettiği şeyleri gözeten, Rablerinden sakınan ve kötü hesaptan korkan kimselerdir. Yine onlar, Rablerinin rızasını isteyerek sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine Allah’ın verdiği rızklardan gizli ve açık olarak Allah yolunda harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. Onlar, Adn cennetlerine salihlerden olan yakınlarıyla birlikte gireceklerdir.
- Allah'a verdikleri sözü bozanlar, Allah'ın riayet edilmesini emrettiği şeyleri terk edenler ve yeryüzünde fesat çıkaranlar kötü akıbetle karşılaşacaktır.
- Allah, dilediğine rızkı bollaştırır veya daraltır.
- Kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur.
- Allah dileseydi bütün insanları hidayete erdirirdi. Allah'ın vaadi gelinceye kadar inkâr edenlere, yaptıklarından dolayı ya ansızın büyük bir bela gelmeye devam edecek veya o bela evlerinin yakınına inecektir. Zira Allah, vaadinden asla dönmez.
- Takvâ sahiplerine vadolunan cennetin özelliği şudur: Onun zemininden ırmaklar akar. Yemişleri ve gölgesi süreklidir. Bu, kötülüklerden sakınanların mutlu sonudur. Kâfirlerin sonu ise ateştir.
- Peygamberler, peygamberlik görevi dışında, insani özellikler gösterirler. Onlar evlenirler, çoluk çocuk sahibi olurlar.
- Allah vahiyden dilediğini siler, dilediğini de sabit bırakır. Bütün kitapların aslı onun yanındadır.
- Dünya Allah tarafından kenarlarından eksiltilmektedir. Bu kıyametin bir işaretidir.
- Allah inkarcıların tuzaklarını boşa çıkarır.
1. Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an Yolu: III/247