37- SAFFAT SURESİ

SAFFAT SURESİ
Adını, ilk ayetinde geçen “saffât” kelimesinden almıştır. Saffât, "sıra sıra duran­lar" anlamına gelmektedir. Saf tutmuş meleklere işaret eden ve kâinattaki güçlerden söz eden bu sure, Mekke dönenimin ortalarında, En'âm suresinden sonra inmiştir.
Sure 182 ayettir. Mushaftaki resmi sırası itibarıyla 37., iniş tarihine göre ise 56. suredir.
İlk üç ayette, saf tutmuş meleklere, bulutları sevk ve idare eden güce, zikri yapan dile yahut insana yemin edilerek Allah'ın bir olduğu gerçeği ortaya konmuştur.
 
Surenin temel konuları:
 
Yüce Allah'ın varlığının, bir­liğinin ve kudretinin delilleri,
İnkarcı müşriklerin batıl inançları, ahiretteki acıklı durumları,
Müminlerin ka­vuşacakları sayısız nimetler,
İnsanın yaratılış evreleri,
Geçmiş toplum­lara gönderilen bazı peygamberlerin kıs­saları,
Cennet ve cehennem tasvirleri,
Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. İshak, Hz. Musa, Hz. İlyas, Hz. Lut ve Hz. Yunus’ın kıssalarından ibretlik bölümler.
 
Surenin temel mesajları:
-Göklerin, yerin ve bunlar arasında bulunanların rabbi tek Allah’tır. 
-Yüce Allah, gökyüzünü yıldızlarla süs­lemiş ve şeytanlardan koruma altına almıştır. (Bu mesajla, Allah'la cinler arasında bir yakınlık olduğuna inanan Câhiliyye halkının hurafeleri reddedilmek istenmiştir).
-Çamurdan yaratılan insan kompleks bir yapıya sahiptir. İnsan, kendi yapısını incelemeli ve Allah’ın kudretini anlamalıdır.  
-İnsanları ve bütün kainatı yaratan Allah, elbette ölüleri diril­tecektir. Buna inanmayan ve alaya alan inkârcılar ahirette gerçeği anlayacaklardır. Kendileri, liderleri ve taptıkları şeyler cehenneme doldurulacak, hiçbir yardım göremeyeceklerdir. Orada birbirleri­ni suçlayacaklar ve sonunda azabı hak et­tiklerini itiraf edeceklerdir. Bir Allah'a ve Hz. Peygamber'e inanmayı reddeden bu inkârcılar, yaptıklarının karşılığı olarak acı bir azaba çarptırılacaklardır. Orada kendi­lerine acı zakkum ağacı yedirilecek ve kaynar sular içirilecektir. 
-İnanmamakta ısrar eden inkarcılar için mucizeler fayda vermez.
-Allah, iyi kullarını cen­netlerle ödüllendirilecektir.
-İnsan, kendisine iyi arkadaş seçmeli, haktan saptıracak, doğru yoldan uzaklaş­tıracak kimselerle asla dostluk etmemelidir.
-Allah, Hz. Peygamberden önce de peygamberler göndermiştir. Fakat insanların çoğu inanmamış ve bu yüzden helak edilmişlerdir. İnsanları hak yola çağıranlar arasında Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. İshak, Hz. Musa, Hz. İlyas, Hz. Lut ve Hz. Yunus da vardır. Bu seçkin kişiler, ahiretteki mükâfatlarının yanında, dünyada da hayır ile anılmaktadır.
-İnsan, aklını kullanarak hakikati bulmalıdır. Bu konuda Hz. İbrahim örnek bir şahsiyettir. Hz. İbrahim, putlara tapmanın an­lamsızlığını ve onların acizliğini akılla ispat ede­rek, toplumuna gerçeği göstermiştir. Onlar ise onu ateşe atıp yakmak istemişler, ama Yüce Allah onu kurtarmış ve inkârcılar emellerine muvaffak olamamışlardır.
-Hz. İbrahim örneğinde olduğu gibi Allah, kendisine inananlara yardım elini uzatır. 
-İnsan, Allah’a güvenmeli ve ona tam bir teslimiyetle teslim olmalıdır. Bu konuda Hz. İbrahim örnek alınmalıdır. Hz. ibrahim, Allah'a verdiği sözü tuta­rak, Allah için biricik oğlunu kur­ban etmek istemiş, Hz. ibrahim'in oğlu da Allah ve Elçisinin buyruklarına teslim olup kurban olmayı kabul etmiş ve böylece çok büyük fedakârlık ve güçlü iman örnekleri vermişlerdir. Yüce Allah onların bu samimi tutumlarına lütfuyla karşılık vererek, kur­banlık bir koç göndermiş ve kendilerinden razı olmuştur. 
-Allah’a evlat isnat etmek küfürdür. Allah’a evlat isnat eden müşrikler ve Hıristiyanlar büyük bir yanılgı içindedirler.
-Melekler, Allah'ın buyruğunda, her birinin belli makamı olan varlıklardır. 
-Yüce Allah, Elçilerini mutlaka başarı­ya ulaştırmıştır. Galip gelenler hep inananlar olmuştur.

 
بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم Geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, Allah'ın gökten rızık (sebebi olarak yağmur) indirip, onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde, rüzgarları evirip çevirmesinde aklını kullanan bir toplum için deliller vardır. Câsiye, 45/5 Bir Hadis "Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. (Böylelikle) Rabbinizin cennetine girersiniz." (Tirmizî, "Cum’a", 80) الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ Onlar ki, kendilerine bir musîbet isabet ettiği zaman: “Biz muhakkak ki Allah içiniz (O'na ulaşmak ve teslim olmak için yaratıldık) ve muhakkak O'na döneceğiz (ulaşacağız).” derler.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol